Virginia Giuffre 'nin ardından
Oldukça trajik bir hayatın içinden geçerek son derece cesur adımlarla yürüdüğü adalet yolculuğunda tanıdığımız Virginia intihar mı etti yoksa yıllardır mücadele ettiği ve hakim basının boyuna tekrar ettiği gibi “accuser” suçlayıcı değil, kurban edildiği taciz ve uluslararası insan trafiği ağlarında, dünyanın en güçlü insanlarının ve gruplarının incelikle ördüğü bir tuzakla mı öldürüldü? Geçmişimizde yaşadıklarımızın ve adalet mücadelemizin benzerliğinden dolayı kendimi hep çok yakın hissettiğim Virginia’nın yerine şimdi de kendimi koyarak yüksek sesle düşünmek ve düşüncelerimi paylaşmak istiyorum, zira Virginia artık bunu yapacak durumda değil.
Her şeyden önce Epstein ve Maxwell tarafından henüz 16 yaşındayken başına gelenler Virginia ‘yı zaten bir nevi öldürmüştü, bu şekilde ölmüş birinin eğer her şeyi göze alıp bir adalet mücadelesine soyunmuşsa kendisini yeniden öldürmesini beklemek ya da düşünmek anlamsız ve gereksizdir. Zaten hayatta olmayan kendisini yeniden hayata döndürmek, yaşama tutunmak için adalet arayışına girdi Virginia. Ölmek isteseydi bunu en başta yapabilirdi. Dayanılmaz olan hayatını daha da dayanılmaz hale sokmayı göze almasındaki en büyük motivasyon adaleti sağladığı takdirde yaşamına bir anlam yükleyebilmek, kendisi gibi başka genç kızların da aynı kişiler tarafından kurban edilip yaşamlarının kararmasına engel olabilmekti. Öyle olmasaydı 12 milyon dolarlık tazminatın yarıdan fazlasını diğer kadınların yararına düzenlenen dayanışma kampanyalarına aktarmazdı.
Virginia Giuffre karşısına dünyanın en büyük suç ve istihbarat örgütleriyle sıkı bağları olan isimleri alarak büyük bir adalet savaşına girdi ve bu yolda başına gelebileceklerden haberdardı elbette. İnanın bana yaşamı seven, hayattan zevk alan biri böyle bir mücadeleye girmez. O adaletin tecelli ettiğini ve suçluların cezalarını çektiğini görmek için yaşıyordu ve bir röportajında “bir gün kendimi öldürdüğümü duyarsanız sakın inanmayın” diyordu. Virginia Giuffre, Epstein ve Maxwell ile bir hukuk mücadelesine girmedi yalnızca. Aralarında Prens Andrew ve Mossad bağlantıları olan ve en az 6 kez Epstein tarafından ilişkiye girmeye maruz kaldığı “büyük hukukçu” Alan Dershowitz de var. Unutmayın ki Dershowitz Epstein’in de avukatıydı, sadece dostu ve ziyaretçisi değil. Epstein’in intihar ederek bu dosyada susturulanlardan biri olduğunu da hatırlatmak isterim.
Bundan kısa bir süre önce Virginia Giuffre bir araba kazası geçiriyor. Otobüs çarpıyor ve hastaneye kaldırılıyor. Bu süreçte yaptığı IG paylaşımında ölümden döndüğünü ve geçmiş olsun dileklerine ne kadar memnun olduğunu söyleyerek dayanışma için teşekkür ediyor. Ardından iki ay geçmiyor ve intihar ediyor öyle mi? Eğer hafızanızı tazelemek için Prenses Diana’nın hayattayken yaptığı söyleşilere bakmak isterseniz orada görürsünüz, Diana hayatında henüz Dodi El Fayed yokken defalarca arabasının frenlerinin kasten bozulduğunu ve hayati kazalardan kıl payı kurtulduğunu söylemişti kendi ağzıyla. Sonrası malum, korkunç bir araba kazasında yaşamı son buldu. Uzun lafın kısası Birleşik Krallığın arka bahçesi olan Avusturalya ‘da Prens Andrew’ nun gizli servis elemanları boş oturmamış olabilirler. Üstelik bunun tek işareti Virginia’nın geçirdiği ölümcül araba kazası da değil. Eşiyle mutlu bir ilişkisi ve üç güzel yavrusu olmasına rağmen son yıllarda yaşadığı şiddet nedeniyle ayrıldığı adam geçtiğimiz haftalarda çocuklardan birinin doğumgünü partisinde Virginia’yı hastanelik edecek kadar şiddetli darp ediyor ama ne oluyor sonunda dersiniz, çocuklarını görmek ve onlara yaklaşmak mahkeme kararıyla Virginia’dan alınıyor. Dünyanın en güçlü isimlerini karşısına alan hukuk ekibi her nedense karısını defalarca darp etmiş bir adama çocukların tam velayetinin verilmesine engel olamıyorlar. İnanılır gibi değil öyle değil mi? Ardından çocuklarından ayrı kalmak onu intihara sürükledi diyeceğimizi sanıyorlar çünkü, halbuki Virginia her zamanki gibi bunun için de savaşırdı ve sonunda haklı olduğu için kazanırdı da.
Peki ailesi neden herhangi bir soruşturma sonucu beklemeden ve hiçbir şüpheye yer bırakmadan Virginia’ nın intihar ettiğini duyurdu? Buna benzer vakalarla da karşılaştım daha önce. Nil adında dünya güzeli bir arkadaşım vardı. Aynı prodüksiyon şirketinde çalışıyorduk. O güzel bir izdivaç yaptı, şirketin sahibinin yeğeni ile evlendi. Her şey çok güzel olacak sanıyordu ama evlendiği adam alkol ve uyuşturcu bağımlısı, şiddet eğilimli bir psikopattı. Bir gün bir alışveriş merkezinde karşılaştık ve panik halinde avucuma gizlice bir kağıt parçası sıkıştırdı. Evlendiği adamın kendisini adeta eve hapsettiğini, kimseyle görüştürmediğini ve çok kötü davrandığını hızlıca söyleyip “mutlaka ara beni yardımına ihtiyacım var” dedi. Verdiği numara sabit hattı. Bir kez aradım cevap alamadım. Ardından haberlerde Nil’in eşinin silahıyla başından vurulduğunu duyduk. Olay intihar denilerek kapatıldı. Ailesi de böyle kabul etti. İntihar olmadığından ben adım kadar eminim. Biliyorum ki ailesi de farkında ama o güçlü insanları karşılarına alabilecek cesarete sahip değiller. Virginia ‘nın ailesi de karşısına MI6 ve Mossad ‘ı alacak kadar güçlü değil. Zaten bir evladı vermişler diğerlerinin hayatını korumak aslolan onlar için.
Virginia Giuffre ilham veren cesareti ve azmi ile hatırlanacak, pek çok genç kadının hayatına dokunarak sistemin kurbanı olmalarına engel olan müthiş bir savaşçıydı. Mücadelesi ve azmi kadınlara miras kaldı.