Biz Kimden Kaçıyorduk Anne? Dünyadayız ve Bunun Bir Çaresi Yok.
pinaryigitogullari.substack.com
Duygusal dünyamızın, yaşam koşullarımızın, değiştirebildiğimiz ve değiştirmeye kudretimizin yetmediği durumların hem okuduğumuz hem izlediğimiz şeylerin üstümüzde bıraktığı etki açısından göreceli olduğunu söylemek mümkün. O nedenle kadınlar açısından ‘’Biz Kimden Kaçıyorduk Anne’’ dizisinin başka türlü bir açılımı olduğunu sanıyorum. Her şeyden evvel korkuların insanı nasıl dönüştürebildiğini, saf ve temiz bir genç kadından bir seri katile evrilmenin aslında ne kadar ‘normal’ olabileceğini, sevgisiz, korkunun hâkim olduğu ve aslında korunup sakınılması gereken bir aileden gelip yoğun ve derin bir sevgi bağı kurabilmenin sanıldığı kadar imkansız olmadığını, canavarlarla mücadele ederken canavara dönüşmenin hakikatteki açılımını ve tüm gaddarların, kötülerin aslında akraba olduğunu ve tüm bunların sadece bir roman veya film sahiciliğinde değil, günlük hayatta da mümkün olabileceğini ancak yaralı bir kadın izleyici hissedebilir. Genel izleyici için sürreal boyutta görünen pek çok olay aslında pamuk ipliğine bağlı birer yaşamsal gerçek olabilir ve anlatıyla daha derin bir bağ kurmak mümkün. Perihan Mağden’in aynı adlı eserini 2007’de okuduğumda o zaman gerçek üstü bir roman atmosferi olarak değerlendirdiğim hikâye, bugünün koşullarında bir kız çocuğu annesi olarak ve giderek kararan bir dünyada yaşam mücadelesi verirken bambaşka etkiler yarattı üstümde. Bu noktada dizinin senaryo uyarlamasını yazan Ertan Kurtulan’ı da tebrik etmek gerek. Yönetmen Umut Aral’ın özeni ve sahiciliği yitirmeden hikâyeyi sinema diline aktarması da övgüyü hak ediyor. Oyuncu kadrosu oldukça güçlü, sinematografisi sağlam bir yapım.
Biz Kimden Kaçıyorduk Anne? Dünyadayız ve Bunun Bir Çaresi Yok.
Biz Kimden Kaçıyorduk Anne? Dünyadayız ve…
Biz Kimden Kaçıyorduk Anne? Dünyadayız ve Bunun Bir Çaresi Yok.
Duygusal dünyamızın, yaşam koşullarımızın, değiştirebildiğimiz ve değiştirmeye kudretimizin yetmediği durumların hem okuduğumuz hem izlediğimiz şeylerin üstümüzde bıraktığı etki açısından göreceli olduğunu söylemek mümkün. O nedenle kadınlar açısından ‘’Biz Kimden Kaçıyorduk Anne’’ dizisinin başka türlü bir açılımı olduğunu sanıyorum. Her şeyden evvel korkuların insanı nasıl dönüştürebildiğini, saf ve temiz bir genç kadından bir seri katile evrilmenin aslında ne kadar ‘normal’ olabileceğini, sevgisiz, korkunun hâkim olduğu ve aslında korunup sakınılması gereken bir aileden gelip yoğun ve derin bir sevgi bağı kurabilmenin sanıldığı kadar imkansız olmadığını, canavarlarla mücadele ederken canavara dönüşmenin hakikatteki açılımını ve tüm gaddarların, kötülerin aslında akraba olduğunu ve tüm bunların sadece bir roman veya film sahiciliğinde değil, günlük hayatta da mümkün olabileceğini ancak yaralı bir kadın izleyici hissedebilir. Genel izleyici için sürreal boyutta görünen pek çok olay aslında pamuk ipliğine bağlı birer yaşamsal gerçek olabilir ve anlatıyla daha derin bir bağ kurmak mümkün. Perihan Mağden’in aynı adlı eserini 2007’de okuduğumda o zaman gerçek üstü bir roman atmosferi olarak değerlendirdiğim hikâye, bugünün koşullarında bir kız çocuğu annesi olarak ve giderek kararan bir dünyada yaşam mücadelesi verirken bambaşka etkiler yarattı üstümde. Bu noktada dizinin senaryo uyarlamasını yazan Ertan Kurtulan’ı da tebrik etmek gerek. Yönetmen Umut Aral’ın özeni ve sahiciliği yitirmeden hikâyeyi sinema diline aktarması da övgüyü hak ediyor. Oyuncu kadrosu oldukça güçlü, sinematografisi sağlam bir yapım.